Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'a gerçekleştirdiği üç günlük dış politika turu, bölgesel ve uluslararası alanda geniş yankı buldu. Erdoğan'ın bu ziyaretleri, Türkiye'nin bölgedeki etkisini artırma ve bölgesel ilişkilerde yeni bir sayfa açma çabasının bir parçası olarak görülüyor. Ziyaret, özellikle İsrail, Yunanistan, Libya, Sudan ve diğer Arap ülkeleri tarafından dikkatle izleniyor.
ERDOĞAN’IN İLK DURAĞI BAE OLDU
Erdoğan'ın ilk durağı BAE oldu. Burada, "Geleceğin Hükümetlerini Şekillendirmek" teması altında düzenlenen Dünya Hükümetler Zirvesi'ne katıldı ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed El Nahyan ile önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Ardından, 12 yıl sonra bir ilk olarak Mısır'a geçiş yapan Erdoğan, mevkidaşı Abdülfettah es-Sisi ile tarihi bir zirve gerçekleştirdi. Bu ziyaret, iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin ve bölgede istikrarın sağlanmasının bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
GAZZE LİBYA SURİYE VE EKONOMİ ELE ALINDI
Ziyaretin odak noktasında, Gazze, Doğu Akdeniz, Libya, Suriye ve ikili ekonomik ilişkiler gibi kritik konular yer alıyor. Özellikle Gazze konusu, Erdoğan'ın ziyaretlerinde önemli bir yer tutuyor. İsrail ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülke, bu ziyaretlerin sonuçlarını ve Erdoğan'ın vereceği mesajları yakından takip ediyor.
Yunan medyası, Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin son yıllarda kademeli olarak normalleştiğini ve bu ziyaretin "tarihi" olarak nitelendirilebileceğini belirtiyor. Özellikle Yunanistan, Türkiye'nin bölgedeki hareketlerini ve olası Türkiye-Mısır anlaşmalarını dikkatle izliyor. Yunan gazeteler, Türkiye'nin bölgede hegemonik bir rol üstlenme çabasının ve "Mavi Vatan" konseptini pekiştirme girişimlerinin, Yunan diplomasisi için sürekli bir denetim konusu olması gerektiğini vurguluyor.
Bu ziyaretler, aynı zamanda bölgede yeni işbirlikleri ve güvenlik sistemleri kurma potansiyeline de işaret ediyor. Türkiye ve Mısır arasındaki yakınlaşma, bölgesel ilişkilerde rekabetçi güç dengesine alternatifler sunabilir ve Doğu Akdeniz Gaz Örgütü gibi daha geniş katılımlı işbirliklerinin önünü açabilir.
Erdoğan'ın ziyaretleri, bölgesel güvenlik ve işbirliği açısından yeni bir kapı aralayabilir. Gazze konusunun her iki ziyarette de önemli bir gündem maddesi olması beklenirken, bu durumun bölgesel barış ve istikrar çabalarına nasıl bir katkı sağlayacağı merak konusu. Türkiye'nin bölgesel politikadaki bu aktif rolü, hem mevcut gerilimleri azaltma hem de bölgede uzun vadeli işbirlikleri kurma potansiyeline sahip görünüyor.