Bu programların, katılımcıların stres seviyelerini azalttığı ve üretkenliklerini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sadhguru, çeşitli sosyal ve ekolojik kampanyalar düzenleyerek toplumsal farkındalığı artırmaya çalışmaktadır. Ayrıca, dünya çapında tanınmış kitapların yazarı ve saygın konferanslarda konuşmacı olarak yer almaktadır.
ÜNLÜ MİSTİK SADGURU
Sadhguru, ünlü bir yogi ve mistik olarak, hem bireysel hayatlara hem de daha geniş toplumsal konulara derin etkilerde bulunmuştur. Chamundi Tepesi'nde 25 yaşında yaşadığı derin bir deneyim sonrası, işlerini kapatıp yaşamını yoga ve spiritüel öğretilere adamıştır. İlk derslerini 1980'lerin başında vermeye başlamış ve bu dersler zamanla Isha Vakfı'nı kurmasına evrilmiştir. Bu vakıf, eğitim, çevre ve sağlık gibi çeşitli alanlarda hizmet veren geniş bir gönüllü ağını barındırır (Wikipedia) (JRE Podcast).
Yıllar içinde, Sadhguru çevresel koruma adına önemli kampanyalar başlatmış, bunlar arasında Yeşil Eller Projesi, Nehirler İçin Ralli ve Kaveri Çağrısı gibi girişimler bulunmaktadır. Bu kampanyalar, ormancılık ve sürdürülebilir tarım uygulamaları yoluyla çevresel bozulmayla mücadele etmeyi amaçlar (Wikipedia). Toprak sağlığına dair farkındalığı artırmak için Londra'dan Hindistan'a 100 günlük bir motosiklet yolculuğu yapmış ve bu yolculukta organik tarım uygulamalarının toprak bütünlüğünü korumadaki aciliyetine dikkat çekmiştir
Ayrıca, Sadhguru Birleşmiş Milletler ve Dünya Ekonomik Forumu gibi küresel platformlarda liderlikten spiritüelliğe kadar geniş bir konu yelpazesinde görüşlerini paylaşmıştır (JRE Podcast). Antik bilgelik ile çağdaş zorlukları birleştirerek pratik çözümler sunma yaklaşımı, kişisel büyüme ve toplumsal refah için pratik çözümler sunar. Öğretileri, barış ve sürdürülebilirlik elde etmek için içsel dönüşümün önemini vurgular ve dünya çapında milyonlarca insanla yankı bulur.
SADGURU CENNET HİKAYESİ
Sadguru gibi tüm yogiler, konuşmalarını güzel hikayelerle süslerler. Her konu hakkında bilgileri vardır. Sadguru cennet hikayesi iz bırakan bir hikaye olduğu için burada paylaşıyorum.
Adamın biri ölür ve cennete gider. Cennette dağlar ırmaklar denizler ve güzel rengin her tonu vardır. Bir ağacın altına gider ve esen meltemin tatlılığı onun uykusunu getirir. Derin bir uykuya dalar. Etraf sessizdir ve kuş cıvıltalarından, serin serin akan derenin sesinden başka ses yoktur. Çok tatlı uykusundan bir süre sonra uyanır. Etrafına bakar. Keşke fırında pişmiş güzel bir bıldırcın eti olsa da yesem diye düşünür. Hemen önüne pişmiş bıldırcını buluverir. Doya doya yer. Sonra der ki bu güzel yemekle çok güzel bir içecek olsa diye düşünür. Hemen önüne en güzel içecek getirilir. Adam şaşırır. Acaba ben nerdeyim diye düşünür. Ya korkunç yaratıklar etrafımı sarsa ve bana zarar verseler ne yapacağım diye düşünür. Bu düşünce ile birlikte Hemen etrafına kara kara korkunç varlıklar doluşur. Adama zarar verirler ve oracıkta öldürürler...
Aslında bu hikaye, spiritüel öğretiyi bilenlere pek yabancı gelmez. Söz konusu boyuta varanlar; düşünce gücünün ne kadar etkin olduğunu idrak ederler. Dünya fiziksel ve kaba bir alem olduğu için düşüncelerin bir anda gerçekleşmesi bu boyutta zordur. Ancak sözü edilen boyutta düşünce büyük bir güçtür. İnsan neyi düşünüyorsa o hal üzerine oluverir. Hikayede verilmek istenen mesaj bu.. Spiritüel açıdan bakıldığında insanı mest eden bir hikaye. Ancak materyal bakış açısı ile bakıldığında absürt ve etkisiz bir hikaye. Kişi nasıl bakıyorsa o ölçüde etkileniyor. Değil mi? Bu durum bile hikayenin kendisi ile benzeşiyor...
Hikaye dinlendirici müzik eşliinde okunduğunda farkındalığı biraz daha fazla arttırabiliyor. Aşağıda bu müziklerden birini bulacaksınız.