Kolon, rektum ve prostat kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarının artışında aşırı kırmızı et tüketiminin önemli bir etken olduğunu belirten Uzmanlar sağlıklı bir yaşam biçiminin kanser riskini azaltmada kritik rol oynadığını vurgulamaktadır. Uzmanlara göre, kanser dünya çapında ölümle sonuçlanan başlıca hastalıklardan biridir ve aşırı kilo ile yetersiz fiziksel aktivite, özellikle göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserleri olmak üzere çeşitli kanser türlerine yol açma potansiyeline sahiptir.
BESLENME ALIŞKANLIKLARI KANSERİ ETKİLER
Uzmanlar beslenme alışkanlıklarının ve tüketilen gıdaların kalitesinin, kanser riskini etkileyebilecek önemli faktörler olduğunu belirtir. Bazı gıdaların, özellikle pişirme yöntemlerine bağlı olarak veya tarımda kullanılan kimyasalların kalıntıları nedeniyle toksik bileşenler içerebileceğini ifade eder. Bu durum, insan sağlığı için ciddi riskler taşır ve özellikle bu tehlikelerin farkında olmayan çiftçiler, bu kimyasalların ilk kurbanları olabilir. Uzmanlar gıdaların hasat sonrası depolanması, saklanması, işlenmesi ve arıtılmasının sağlık açısından büyük önem taşıdığını ve bu süreçlerde yapılan hataların, sağlıklı gıdaları potansiyel tehlikelere dönüştürebileceğini vurgular.
SU VE MİNERAL DENGELİ ALINMALI
Ayrıca, Uzmanlar vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli bir şekilde karşılanmasının önemine dikkat çeker. Bir yetişkinin günlük olarak yaklaşık 2.5 litre su tüketmesi gerektiğini, bunun 1 litresinin yiyeceklerden ve kalan 1.5 litresinin içeceklerden alınması gerektiğini belirtir. Sağlıklı beslenme konusunda da önerilerde bulunan uzmanlar, günde en az dört porsiyon meyve, bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketilmesini önerir. Ayrıca, yeşil, sarı ve kırmızı sebzelerin her birinden günde en az bir porsiyon tüketilmesinin önemine vurgu yapıyor
Bu bilgiler ışığında, sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi, dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, kanser riskini azaltmada hayati öneme sahiptir. Uzmanların vurguladığı gibi, tüketilen gıdaların kalitesi ve yaşam biçimi seçimleri, genel sağlık durumumuzu ve kanserle mücadele kapasitemizi doğrudan etkileyebilir.