Unutulmaya yüz tutmuş yöresel değerleri, türküleri, manileri, oyunları ve kıyafetleri yeniden gün yüzüne çıkarmak, yerel kültürü tanıtmak ve yaymak amacıyla Kocaeli Yerel Kültür Platformu tarafından kurulan "Gocaanalar" isimli grup adeta şehrin marka yüzü oldu. 30 kişiden oluşan Gocaanalar grubu, hem türküleri hem de yöresel oyunlarıyla kendine hayran bırakıyor. Halı dokuyan ve türküler söyleyen kadınlar, isteğe göre özel açılışlarda ve cemiyetlerde de sahne alıyor.
"Gocaanalar olarak Kocaeli’de yerel kültürümüzü yaşatmak adına birçok çalışma yapıyoruz"
Kocaeli Yerel Kültür Platformu Kadın Kolları Başkanı Melek Portakal, "Yerel Kültür Platformu Kadın Kolları üyelerimizle geniş ve kalabalık aileyiz. Kadınlarımıza verdiğimiz isim Gocaanalar. Gocaanalar olarak Kocaeli’de yerel kültürümüzü yaşatmak adına birçok çalışma yapıyoruz. Bu çalışmaların en başında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Kültür Platformu iş birliği ile hazırlanan yemek yarışmasıydı. Bu yemek yarışmasında yöremize ait bütün lezzetleri ilçe ilçe jüri üyelerimize sunduk. Jüri üyelerimizin seçtiği yemeklerden bir yemek kitabı oluşturduk. Şehrimizin yöresel lezzetlerinden oluşan bir yemek kitabı var. Bunun yanı sıra Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Kültür Platformu, Kocaeli Üniversitesi’nin de iş birliğiyle ilimizin yöresel türkülerini derleme çalışması yaptık. Bu çalışmaların sonucunda da yine şehrimize 2 Kocaeli CD’sini kazandırdık. Bu CD’lerde yaklaşık 50 türkümüz var. Arşivlerimizde de daha fazla derlenmiş türkülerimiz mevcut" dedi.
"Gocaanalar açılışların vazgeçilmezi"
Gocaanalar’dan bahseden Portakal, "Goacaanalarımız keten tarlasındaki keteni yolmaktan ipe çevirmeye kadar bütün hafızaya halen sahipler. Gocaanalar kilim hafızasına da halen sahipler ve bir kısmı evlerinde kilim dokuyor. Gocaanalar açılışların vazgeçilmezi. Yerel Kültür Platformu olarak 10 derneğimiz ve kadın kollarımızla birlikte vazgeçilmez açılışlarda yer alıyoruz. Toplam 30 kadınımız var ama gönüllü olarak bize destek veren bütün Gocaanalar bizim Gocaanalarımızdır" diye konuştu.
"Özüne sahip çıkmayanın sözünün kıymeti yoktur"
Yerel kültürü yaşatmaya çalıştıklarını belirten Melek Portakal, "’Özüne sahip çıkmayanın sözünün kıymeti yoktur’ diyoruz. Bizim birinci esasımız bu. Önce özümüzü kendimiz yaşatıyoruz ki sözümüzün kıymeti olsun. Kına gecelerine önem veriyoruz çünkü bir kadının hayatı boyunca hatırlayacağı düğünü ve doğumudur. Bu iki konuya çok önem veriyoruz. Kına gecelerimizde de yöresel türkülerimizi seslendiriyoruz ve kendi geleneklerimizle düğünü yapıyoruz. Gocaanalar grubunda ufak bir torunumuz da var, 7’den 70’eyiz" şeklinde konuştu.
"Emine anne bizim yaşayan kültürel mirasımız"
Grubda bulunan 71 yaşındaki Emine Bircan’ın yaşayan bir kültürel miras olduğuna dikkat çeken bahseden Portakal, "Emine anne bizim yaşayan kültürel mirasımız. Keteni nasıl ektiğini, yolduğunu ve nasıl ipe çevirdiğini Emine anne bize öğretti. Her daim yaptığımız bütün programlarda bize destek verir" ifadelerini kullandı.
Emine Bircan ise "Bizim zamanımızdaki gibi gençlerin keten ekip biçmesini isteriz ancak olmuyor, batıya uyduk. İnşallah tekrardan keten ekeriz. Ben yine ekip biçiyorum" dedi.
"Geleneğimizi elimizden geldiğince yaşatmaya çalışıyoruz"
Gocaanalar’ın halı dokuyan 61 yaşındaki üyesi Sevdiye Yavaş, "Henüz 13-14 yaşlarındayken annemin yanına oturup halı dokurdum. Merakla başladım. Annem ’Kızım bozarsın’ derdi ancak ben dinlemezdim" dedi.
Artık halı ve kilim dokuyan kişilerin sayısının azaldığını söyleyen Yavaş, "Şimdi çocuklar okul okuduğu ve şehirlere geldiği ve çalıştığı için dokuma geleneği kalmadı. Geleneğimizi elimizden geldiğince yaşatmaya çalışıyoruz. Bizden sonraki nesil artık dokum işiyle uğraşmıyor. 2 kızım ve 2 aylık torunumla Gocaanalar grubunda yer alıyoruz" şeklinde konuştu.