Kocaeli, sanayisi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir olmasının yanı sıra, azmi ve yaşam mücadelesiyle örnek olan insanlara da ev sahipliği yapıyor. Bu ilham veren isimlerden biri de Kocaeli'de yaşayan ve görme yetisini yüzde 93 oranında kaybetmiş olan Hacı Yılmaz. 2009 yılında yaşadığı talihsiz bir olay sonucu görme duyusunu yitiren Yılmaz, hayatının en karanlık dönemlerinden geçerken, yazma tutkusu ona yeni bir ışık oldu. Görme kaybının ardından distoni hastalığıyla da mücadele etmek zorunda kalan Hacı Yılmaz, tüm engellere rağmen kalemiyle hayata tutundu ve yazdıklarıyla birçok insana umut kaynağı oldu. Onun hikayesi, zorluklar karşısında yılmamayı, içindeki gücü keşfetmeyi ve hayata sıkı sıkı sarılmayı öğütleyen gerçek bir yaşam dersi niteliğinde.
Görme Engeli ve Distoni ile Mücadele Dolu Yıllar
Hacı Yılmaz, 66 yıllık yaşamına birçok zorluğu sığdırmış bir isim. Evli ve üç çocuk babası olan Yılmaz'ın hayatı, 2009 yılında geçirdiği bir rahatsızlıkla tamamen değişti. Ani bir şekilde görme yetisini kaybetmesi, onu adeta karanlığa hapsederken, günlük yaşamını da derinden etkiledi. Önceleri aktif bir yaşam süren, sosyal çevresi geniş olan Hacı Yılmaz, görme kaybının ardından dış dünyayla bağını koparmak zorunda kaldı. Evine kapanan, dışarı çıkmakta zorlanan Yılmaz, uzun süre bu yeni duruma adapte olmakta güçlük çekti.
Ancak hayatın zorlukları Hacı Yılmaz için burada bitmedi. Görme kaybıyla mücadele ederken, ilerleyen yıllarda distoni olarak bilinen kas hastalığına yakalandı. Distoni, kasların istemsiz kasılmasına ve hareket bozukluklarına neden olan nörolojik bir rahatsızlık. Bu hastalık, Yılmaz'ın zaten kısıtlanmış olan hareket kabiliyetini daha da zorlaştırdı. Konuşmakta, yazı yazmakta ve günlük işlerini yapmakta zorlanan Hacı Yılmaz, adeta hayata karşı bir sınav veriyordu. Ancak o, tüm bu zorluklara rağmen pes etmeyi reddetti.

Yazmak Hayata Tutunma Noktası Oldu
Görme engeli ve distoni hastalığıyla mücadele eden Hacı Yılmaz için, kelimeler bir umut ışığı, yazı yazmak ise hayata tutunma noktası oldu. İçine kapanık bir dönem geçiren Yılmaz, duygularını ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanırken, kalemi eline alarak adeta yeni bir dünyaya adım attı. Öyküler ve şiirler yazmaya başlayan Yılmaz için, kelimeler zamanla bir terapi aracına dönüştü. Yazdıkça içindeki sıkıntıları, umutsuzluğu ve yalnızlığı kelimelere döken Yılmaz, adeta yeniden doğdu.
Yazma eylemi, Hacı Yılmaz'ın sadece duygusal dünyasına değil, fiziksel sağlığına da olumlu etkilerde bulundu. Konuşma güçlüğü çeken Yılmaz, yazdıkça kelime dağarcığı genişledi, ifade yeteneği gelişti ve zamanla konuşması daha akıcı hale geldi. Yazmak, onun için sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir iyileşme süreci, bir terapi yöntemi oldu. Kalem, Hacı Yılmaz'ın engelleri aşmasında en büyük yardımcısı, en yakın dostu oldu.

"Karanlık İçinde Yaşıyorum" - Zorlu Süreç
Hacı Yılmaz, görme kaybı yaşadığı ilk günleri ve sonrasındaki zorlu süreci şu sözlerle anlatıyor: "15-16 yıl önce gözlerime bir hastalık geldi. Doktorlar çaresi olmadığını söyledi. Retinam yandı, kimseyi tanıyamıyorum. Herkesi aynı görüyorum, tamamen karanlık içinde yaşıyorum. Bu yüzden dışarı çıkmam çok zor oluyor." Görme duyusunu kaybetmenin hayatını nasıl değiştirdiğini, karanlık bir dünyaya hapsolduğunu ve dış dünyayla iletişiminin nasıl zorlaştığını samimi bir şekilde ifade ediyor.
Yılmaz, görme engeliyle yaşamanın getirdiği zorlukların yanı sıra, distoni hastalığının da hayatını olumsuz etkilediğini belirtiyor. "Sadece görme engelli değilim, ayrıca parkinson grubu hastalıklardan biri olan distoniye de yakalandım" diyen Yılmaz, yaşadığı sağlık sorunlarının üst üste gelmesinin kendisini nasıl yıprattığını, ancak yazma tutkusunun onu hayata bağladığını vurguluyor.

Yazı Yazmak Konuşma Güçlüğünü Aştı
Hacı Yılmaz için yazı yazmak, sadece duygusal bir boşalım aracı değil, aynı zamanda konuşma güçlüğünü aşmasında da önemli bir rol oynadı. Distoni hastalığı nedeniyle konuşmakta zorlanan Yılmaz, yazarak kendini daha rahat ifade etmeye başladı. Kelimelerle kurduğu bağ, konuşma yeteneğini de olumlu yönde etkiledi. Yılmaz, "Konuşmakta zorluk çekiyordum ama şimdi daha iyiyim. Hastanede yatarken bile yazıyordum" diyerek, yazmanın kendisi için ne kadar vazgeçilmez olduğunu, her an her yerde yazdığını ifade ediyor.
Şiir yazmanın kolay bir iş olmadığını belirten Yılmaz, "Çünkü şiir yazma isteği ne zaman gelir bilemezsiniz. Gece saat 00.00'da da gelir, sabah 07.00'de de gelir. Şiir yazmanın kolay bir iş olmadığını gördüm. Öyküler, şiirler yapmaya çalışıyorum" sözleriyle, ilhamın her an gelebileceğini, yazma sürecinin zaman ve mekan tanımadığını dile getiriyor. Yazma tutkusu, Hacı Yılmaz için adeta bir yaşam biçimi haline gelmiş durumda.

"Şair Değilim, Hayata Bağlanıyorum"
Hacı Yılmaz, yazdıklarıyla şairlik iddiasında olmadığını, amacının sadece hayata tutunmak olduğunu vurguluyor. "Şairlerden özür dilerim. Ben onlar gibi şair değilim, hayata bağlanmaya çalışıyorum" diyen Yılmaz, yazdıklarının edebi değerinden ziyade, kendisi için taşıdığı anlamın önemine dikkat çekiyor. Onun için yazmak, hayata karşı bir direniş, bir umut arayışı, bir varoluş mücadelesi.
Yaşadığı tüm zorluklara rağmen pes etmediğini, inancını kaybetmediğini söyleyen Hacı Yılmaz, "Ama ben pes etmiyorum, inancımı kaybetmiyorum. Allah'a şükürler olsun inanıyorum. Kendime 'İnancını kaybetmeyeceksin hiçbir zaman, sen yapacaksın' diyorum" sözleriyle, içindeki güçlü inancı ve mücadele azmini ortaya koyuyor. Kendine verdiği bu motivasyonla, zorlukların üstesinden gelmeye, yazarak hayata tutunmaya devam ediyor.

Kalemin İyileştirici Gücü
Hacı Yılmaz, kalemin sadece kendisi için değil, tüm insanlar için iyileştirici bir güce sahip olduğuna inanıyor. "Kalem benim için bir silah değil, insanları birbirine yaklaştıran bir araç. Kalem insanı, insana baktıran nesnedir. Toplumla bağlantımı kalem sayesinde kuruyorum" diyerek, kalemin birleştirici, iletişim kurmayı sağlayan ve insanları birbirine yakınlaştıran bir araç olduğunu ifade ediyor. Yazarak toplumla bağ kurduğunu, kendini yalnız hissetmediğini, aksine daha güçlü ve umutlu olduğunu belirtiyor.
"İçimizdeki kalem sevgisini eksik etmeyeceğiz. Sevgimizi herkese göstereceğiz" diyen Yılmaz, yazma sevgisinin önemini, insanlara sevgiyle yaklaşmanın gerekliliğini vurguluyor. Kalemin gücüne inanarak, sevgiyi ve umudu yaymaya çalışıyor.

Yazmaya Devam Kararlılığı ve Mesajı
Hacı Yılmaz, hayatının sonuna kadar yazmaya devam edeceğini, kalemini asla bırakmayacağını söylüyor. "Hayatımın sonuna kadar yazmaya devam edeceğim. Eğer birileri destek olursa çok daha güzel şeyler üretebilirim" diyerek, yazma azmini ve geleceğe dair umutlarını dile getiriyor. Desteklenmesi halinde daha büyük işler başarabileceğine, daha çok insana ulaşabileceğine inanıyor.
Son olarak, tüm insanlara ilham veren bir mesaj veriyor: "Hatta hiçbir şey yapamıyorsanız, annenizin babanızın günlük yaşantısını yazın, onların verdiği emeği kaleme alın. Yazmak beni hayata bağlayan tek şey." İnsanlara yazmanın önemini, günlük hayatta karşılaştıkları olayları, sevdiklerinin hikayelerini yazarak ölümsüzleştirmenin değerini anlatıyor. Yazmanın kendisi için hayata tutunma sebebi olduğunu, herkesin de yazıya sarılarak hayata daha sıkı bağlanabileceğini ifade ediyor. Hacı Yılmaz'ın hikayesi, engellerin aşılabilir olduğunu, umudun her zaman var olduğunu ve kalemin gücünün sınır tanımadığını gösteren önemli bir örnek olarak hafızalarımıza kazınıyor.