2024 yılının ilk altı ayında Türk demir-çelik sektörü, ihracatta dikkat çekici bir performans sergiliyor. Son iki yılda yaşanan ihracat kayıplarının ardından, bu yıl sektör toparlanma belirtileri gösteriyor. Özellikle Uzakdoğu ülkelerinin Süveyş Kanalı’ndaki geçişlerde yaşadığı sorunlar, Türkiye’nin bu alandaki avantajını artırıyor ve ihracat rakamlarını olumlu yönde etkiliyor.
İHRACATTAKİ ARTIŞIN SEBEPLERİ
Türk demir-çelik sektöründe 2022 ve 2023 yıllarında toplam 9 milyar dolarlık bir ihracat kaybı yaşanıyor. Ancak 2024 yılı, bu düşüş trendinin tersine döndüğü bir yıl olarak kaydediliyor. Sektör temsilcileri, bu toparlanmanın arkasında birkaç önemli faktörün bulunduğunu belirtiyor. İlk olarak, Uzakdoğu ülkelerinin Süveyş Kanalı’nda yaşadığı geçiş zorlukları, Türk demir-çelik ürünlerine olan talebi artırıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu ve lojistik avantajları, ihracatçıların küresel pazarlarda daha rekabetçi olmasına olanak tanıyor.
Bunun yanı sıra, Türk demir-çelik sektörü, son yıllarda üretim kapasitesini artırmaya yönelik önemli yatırımlar yapıyor. Bu yatırımlar, sektörün üretim verimliliğini artırırken, aynı zamanda küresel pazarlarda daha rekabetçi fiyatlar sunabilmesine olanak tanıyor. Özellikle Avrupa ve Orta Doğu pazarlarında, Türk demir-çelik ürünlerine olan talep artıyor. Bu talep artışı, ihracat rakamlarına da doğrudan yansıyor.
SEKTÖRÜN GELECEĞİ VE BEKLENTİLER
Sektör uzmanları, bu toparlanmanın sürdürülebilir olması için çeşitli önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Öncelikle, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve yenilikçi üretim teknolojilerinin kullanılması, sektörün rekabet gücünü artırabilecek önemli adımlar olarak öne çıkıyor. Ayrıca, yeni pazarlar keşfetme ve mevcut pazar paylarını artırma yönündeki çabalar da ihracatın devamlılığı açısından kritik bir rol oynuyor.
Türk demir-çelik sektöründe yaşanan bu ihracat artışı, sektörün geleceği için umut verici bir gelişme olarak görülüyor. Sektör temsilcileri, bu pozitif ivmenin korunabilmesi için hem devletin hem de özel sektörün ortak çalışmalarıyla çeşitli reformların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu reformlar, sektörün küresel pazarlarda daha güçlü bir konuma gelmesini ve Türkiye’nin ihracat gelirlerinin artırılmasını hedefliyor.